Turkuaz renkli bornozları giydik. Dışarı çıktık. Kalabalık toplanmış. Zaten biz de kalabalığız. Utanmak mı? Hayır neden utanalım? Hep beraber kızlı erkekli başladık yürümeğe, uzun cadde boyu Çınar mevkiine doğru. Bornozlarımızla… Çünkü, Denizli’deydik ve 6. Dünya Türk Havlu ve Bornoz Festivali kortejindeydik.
Yine de merak ettiyseniz, kıyafetlerimiz içimizdeydi. Protokol, halk, davetliler hatırı sayılır bir kalabalık turkuaz renkleriyle yürüdü. Oysa, ilk yapıldığı sene fikir babası Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği (DETGİS) Başkanı İsa Dal‘dan başkası giymeğe cesaret edememiş. Ellerinde iğreti tuttukları bornozları, bugün sırtlarında, özgüvenle taşıyorlar.
Ekmeklerini bu işten kazanıyorlar, elbette alınları pak, sırtları dik olacak. Denizli demek, havlu demek, tekstil demek. Türkiye’de tekstil demek Denizli demek. Ve bir hedefleri var Turkish Towels ile “Dünya Markası” olmak.
Fikir Nasıl Doğmuş?
DETGİS Başkanı İsa Dal, altı sene önce “Biz bornoz etkinliği yapalım ve bunu şölen haline getirelim. Alıcılar, satıcılar ve Denizli tanıtımı için büyük bir etkinlik yapalım.“der. Önceleri pek istekli hareket etmezler. Neticede bornoz, ürettikleri ürün olsa da mahrem bir kıyafettir ve utanır çekinirler. Fakat bugün ticaret odası, sanayi odası, STK’lar, halk dahil herkes kabullenmekten öte benimsemiş durumda.
Festivalde Hangi Etkinlikler Oldu?
Her yıl artan ilgiyle büyüyen festival için DETGİS yönetimi, festival danışmanı olarak modacı Ümit Temurçin ile anlaşma yapar. O da sosyal medyanın önemini bildiği için her biri kendi alanında değerli kişilerden kibar bir grup oluşturur. Kendisiyle İki Kadın Anadoluda ziyaretimiz sırasında Adana’da tanışmıştık. Projemizi bildiği için bizi de davet etti Banu ile. Planlı, programlı, algıları açık kişiliği ile tertemiz bir organizasyon yaptı. (Festival öncesi ve sonrası kültür turu yapıldı. Ayrıca yazacağım.)
Festival günü önce Deniz Akkaya ve Ümit Temurçin sohbeti oldu, Teras AVM içinde. Renkli, keyfi düşürmeyen, en önemlisi doğal bir sohbet. Ardından Keremcem sahnede şarkılarıyla ve imza günüyle halkla buluştu. Alttaki resimde çekingen gelin gibi durmuşum, sebebi Deniz Akkaya’nın bana “Size hayranım” demesidir. Podyumların karizmatik mankeninden duyunca şaşırmışım haliyle…
Ticaret Odası’na gidildi, bornozlar giyildi. Protokol konuşmaları (ki kısa sürmesi çok iyiydi) ardından kortej başladı. Çınar meydanında son buldu. Bornoz giymiş Denizli Horozu heykelleri meydana getirildi. Folklor gösterileri yapıldı. Zeybekler sahnede esti gürledi.
Festival Biliniyor mu?
Havlu ve bornoz festivali yeteri kadar biliniyor mu? Henüz hayır. Çünkü, adım adım ilerliyorlar. Sindire sindire. Yönetim kurulu, destek veren firmalar, kurumlar tertemiz bir gönüllülükle çalışıyor, bunu hissediyor insan. Festivalin bir ruhu var. O pırıl pırıl ruha, sevgili Ümit’in (Temurçin) katılmasıyla, ivme artacak buna eminim. Etkisi büyüyen, gelecekte dünya markasını yaratmış bir festival ve Denizli göreceğiz. Eminim çünkü Denizli, marka danışmanı Güven Borça ile çalışmaya başlamış. “Bu Topraklardan Dünya Markası Çıkar mı?” kitabının da yazarı. Demek ki hedefe kilitlenmiş bir ekip var “Evet, bu topraklardan dünya markası çıkar!”
Kahramanlar
Her başarılı işin başında, arkasında, içinde gönlünü vermiş insanlar vardır. Yaptıkları işe ruhlarını, değerlerini katarlar. O halkanın içine girdiğinizde, duyguyu hissedersiniz. Havlu ve Bornoz Festivali ekibinde bu var. Ekmek yedikleri, aileden meslekleri olan tekstil için yürekleri bir atan, ortak başarı yaratmak için el birliği ile çabalayan bir grup akıllı, kibar, gönlü güzel insan. Tek tek isimleri yazmama gerek yok. Onlarla tanıştığım için gerçekten memnunum. Başarılarını gıptayla izledim. Yurtdışına ihracatları hatta okyanus ötesinde ofisleri olan bu kadınların, erkeklerin ekip ruhu, başarma gayreti, çalışkanlığı umudumu büyütüyor.
Ne diyelim, 7. Dünya Türk Havlu ve Bornoz Festivali’nde tekrar görüşmek dileklerimle,
Cesaret bize yakışıyor…
Armağan
Mart 2017
Leave a Reply